23 Aralık 2008 Salı

acı

sicim gibi iniyor yağmur.
çimenlerin üzerinde annemle yanyana ayakta duruyoruz.
ıslanıyor olmamız gerek ama pek fark etmiyoruz.
'babanı göremedim' diyor.
bir kaç metre ileride kümelenmiş küçük kalabalığın arasında önde duran babamı, hemen yanında eli onun sırtında duran kardeşimi görüyorum.
yağmur ciddi biçimde hızlanıyor, ıslanıyoruz.
'oradalar' diyorum anneme.
babam ve kardeşim kalabalığın ortasındaki kazılı kısmın yanındalar. babamın üzerinin çamur olduğunu fark ediyorum. kardeşim eliyle babamın üzerini siler gibi. aslında amacının çamuru temizlemek değil, babama dokunuyor olmak olduğunu biliyorum.
üzerindeki yeleğin yağmurdan koruduğu sırtının aksine, kolları ıslanıyor. başka zaman olsa dert ederdik diye düşünüyorum.
şimdi ise dert ettiğimiz sadece ıslanan yüzünün sebebi olan 'yağmur'.
geride duruyoruz annemle.
yağmur sessiz ama şiddetli yağarken Side'de, etrafa bakıp, bu sahneye ne kadar uygun diye düşünüyorum.
sonra gözlerim yine kalabalığın arasında babamı arıyor. görüyorum.
herkesten alçakta, ayakta duruyor.
omuzları sarsılıyor.
yüzünü göremiyorum ama biliyorum ki gözyaşları onu bu yağmurdan çok daha fazla ıslatıyor.
hem yağmurdan hem ağlamaktan ıslanıyor yüzüm.
aklımdan iki şey geçiyor.
iki şey için şükrediyorum.
biri, hayatta ve yanımda olduğu için.
diğeri, kardeşim yanında olduğu için.
babam herkesten alçakta ayakta duruyor mezarın içinde.
kardeşim ve birkaç kişi elini kolunu tutup çıkartıyorlar oradan.
kardeşimin yüzünü görüyorum, ağlıyor.
ıslak yüzünde kocaman gözleri kıpkırmızı.
onun canını da, benim olduğu gibi, babamın acısını hissetmek yakıyor.
***
51 yıl dedi annem.
dün hesapladı da, 51-52 yıldır beraberlermiş. kardeşten öteydiler tabi ki.
öyleydi.
ihsan amca babamın 50 küsur yıllık arkadaşıydı, ben kendimi bildim bileli var olan.
farklı sebeplerle farklı ortamlarda tanıştığı onlarca arkadaş içinde, ihsan amca 'tek adam'ıydı.
can dostu!
birbirlerinin her şeyini bilen, her şeyini paylaşan, hatta babamın dediği gibi bir üçüncü kişinin asla duymayacağı şeyleri, en yürekten geçenleri paylaşan iki kişiydi onlar. ne babam için bir başkası vardı, ne ihsan amca için bir başkası. 66 yıllık hayatlarının 50 küsur yılında vardılar birbirleri için.
hastaydı.
son zamanlarda ağırlaşan biçimde hastaydı ihsan amca.
antalyadaki evlerini kapatıp istanbula gitmişlerdi o yüzden.
babamla her gün düzenli olarak yaptıkları yürüyüşler, düzenli telefon konuşmalarına dönmüş, biraz toparlanayım da, bi otel ayarlayıp bir hafta tatil yapalım yine hayaline bırakmıştı yerini.
olmadı.
durumunun iyi olmadığını söyleyince kardeşi, babam atlayıp gitti istanbula.
"bilmemkimler arabayla geliyorlarmış da birkaç gün için, madem öyle ben de gelip göreyim hazır araba geliyorken dedim" diye yalan söyledi ihsan amca'ya. "bi son kez görmek için" diye düşünse de söyleyemezdi ya.
"nefes darlığı var, zor konuşuyor, yorulma şimdi, konuşuruz sonra diyordum ama yine de anlatıyordu" dedi. kimseye diyemeyeceklerini yine kardeşinden yakın bildiği babamla paylaşmıştı zor konuşurken bile.
zordu.
onun için de, onu son görüyor, son kez konuşuyor olabileceğinin farkında olan babam için de.
***
cuma akşamı iş çıkışı aldık haberi.
aslında beklediğimiz haberi.
ihsan amca yoktu artık.
kardeşle konuştuk.
"gidiyorum ben antalyaya" dedi.
"ihsan amca'yı side'ye defnedeceklermiş yarın, babamın yanında olmak lazım. başka ne zaman yanında olucaz ki, böyle başka günü olmayacak, tek adamı vardı, o gitti."
haklıydı.
elbette ihsan amca için çok üzgündüm ama babamın hissettiklerini düşününce içim yanıyordu.
orada olmamız biraz oyalayacaksa bile, biran kafasını dağıtacaksa bile yeterdi.
haklıydı.
cuma gece otobüse atlayıp gittik antalyaya beraber.
iyiki de gittik.
side'nin o film sahnelerini andıran, küçük, yeşil, sakin mezarlığında, gökten deli gibi yağmur inerken, ihsan amcayı koydukları mezarda babam ayakta durur ve içi yanarak ağlarken, onun kolunu tutan kardeşim olduğu için huzur duydum.
tanımadığımız insanların babama "siz misiniz? adınızı o kadar çok duyduk ki, sizi o kadar çok severdi ki...." dediklerini duydum.
öz kardeşinin "siz kardeşten yakındınız, bizden yakındınız siz" dediğini duydum.
baş sağlığı dilemek için babamı aradıklarını, ona seslendiklerini duydum.
ihsan amcanın öz kardeşi ve oğlunun yanında, cenaze sahibinin babam olduğunu gördüm.
anlatılması zor bir dostluğun bir ömür sonra bitişini gördüm.
**
babam çocukluğunu kaybetti bu hafta sonu.
çocukluk arkadaşını
tek adamını
erkek kardeşini
can dostunu kaybetti.
"onun arkasından okumak bana nasipmiş" dedi.
ben içimden "çok şükür" dedim.
o kapanan bir dönemine ağladı, yeri dolmaz kaybına,
biz biraz da onun acısına...
**
bu hafta sonu bir cenazedeydim özetle.
yanındaydım babamın, birşeyler koparken kalbinde.