20 Ekim 2008 Pazartesi

tembellikte üstüme tanımam

şuraya iki satır yazmaya üşenen bi insan oldum çıktım.
vaktim mi yok?
yoo ne münasebet.
aksine booş boş oturup, gazete mazete yazar mazar blog mlog okuyup zaman geçiriyorum.
yazacak şey mi yok?
her yazdığımda vardı sanki.
ne yazıyorsam.
ama tembelim.
gıcık oluyorum kendime.
ıyyhh... uyuz şey!!

cumartesi bi süredir görüşemediğim bi arkadaşıma gittim.
oturup chesecake yiyip, çay kahve içip dedikodu yaptık.
sonra evi sel'e tarif ettim, gelip aldı beni akşam.
tamamdır dedi, aldım çıtaları ama bant falan almak lazım.
büyük kırtasiye mağazalarından birine gittik.
bayılıyorum oralara.
ama sadece ihtiyacımız olan şeyleri aldık.
baştan çıkmadık, çıkamadık.
malum ekonomik kriz.

pazar erken uyandı sel.
e hadiiii.
ne hadisi yaa, daha 08:30 saat.
e uçurtma yapmayacak mıyız! hadi!
kalktık.
kahvaltı acele.
sonra giyin kuşan, derlen toparlan, çık evden.
4 çıta var.
uzunlukları 2.10 cm
uçurtma iyi bir rüzgar alsa beni uçuracak yani.
dev.
sel mahalle çocuğu tabi.
biliyor uçurtma yapma tekniklerini.
her malzeme hazır.
çıtaya çakmak için cam çivileri, çekiç, uzun ipler, naylonlar, bantlar......
başladık.
hesapta kardeş ve nişanlısı da gelecekti ama onlar geldiğinde biz uçurtmayı bitireli saatler olmuştu.
yani uçurtmayı bitirdik evet.
de,
eeee?
rüzgar nerde?
her zaman rüzgarlı olan yerde yaprak kıpırdamıyor.
uçurtma dolu gökyüzünde şeytan uçurtmalarına bile yetecek rüzgar yok.
bekle bekle bekle.....
kardeş ve nişanlısı geldi, oturdu gitti ama ne havada hareket var ne bizde.
yaparken onlarca insanın ilgi odağı olan dev uçurtmamız ölü gibi yatıyor yerde.
denemeye hacet yok, uçmaz.
üüffff....

söktük!
e malum arabaya falan sığacak gibi değildi boyutu.
yüzüm asıldı, canım sıkıldı, küstüm.
eve geldik.
yemek yaptım.
banyo yaptım.
surat yaptım.
sonra yattım.

ay bunu mu yazayım yani ben şimdi.
gördünüz mü, haklıyım yani tembellik etmekte.
kitao okumak istiyor şimdi canım.
niye burada oturmak zorundayım?