28 Kasım 2008 Cuma

hanım,karizmamı geri ver!

BÖLÜM 1:

-Öhöm öhöm. Arkadaşlar hoşgeldiniz! 8)
-şak şak şak.... hoş bulduk saklanbacımız!
-ay valla ne desem boş. Ortaya bu fikri atarken böyle hemencecik gerçekleşeceğini de pek sanmıyordum. Ne yalan söyliyim siz toplaşıp geliyoruz diyince.... elim ayağım dolaştı.
-sakin.. saklanbacım sakin.. Yabancı yok.. aramızda..
-e hi. Biliyorum ataletim. Yok zaten yabancılıktan değil. Hani hiç görüşemedik ya yüz yüze. İlk görüşmeden önce azıcık forma gireyim, şekil yapayım kendime dedim. Ne zamandır niyetim de var zaten. Fırsat bu fırsat ‘2 günde hızlandırılmış süper yoga’ kursuna gittim. Ondan oldu. Bi acayip hareketler, bi bişeyler... elim ayağım, kolum bacağım birbirine dolaştı. Sırt ağrım coştu, belim koptu. Bişey de hazırlayamadım size. fundam yaptı her şeyi.
-vişne kavurma.. görünce.. anladım ben.. zaten..
-ivit. Fundamın özel tarifi. Ama makarnayı ve şu diyet künefeyi de şiddetle tavsiye ederim ha!
-şu çerkes tavuğunu da benim için mi yaptın fundam!
-hiişşttt cidooo.. olmuyo ama.
-ne oldu saklanbacım?
-funda de, geckalmayan de, çıtırın annesi de, ressamanım de, ama fundam olmaz, lütfen! Kıskanırım. Benim fundam o.
-allaaallaaa.. sen dolfiniM, ataletiM falan diyip duruyorsun ama. Onlar da benim o zaman.
-o başka o başka.
-ne başka! o zaman çerçey benim. Fundayı vereyim çerçeyi alayım. Nerde o çerçey.. nerde nerde!!!!!
-aaaa.. kızlar! Dağıtmayın konuyu. Bebeği bıraktım geldim. Zaten dikişler örgüler, iğneler iplikler ortada kaldı. Yılbaşına yetişecek dünya kadar işim vardı benim.
-ececim, pardon, haklısın. bi balkona çıkıp hava almak ister misin?
-yok iyiyim ben. Konuya geçelim.
-evet oturum’u açalım artık diyecektim ben de zaten.
-açalım da simurgum, bi otursan sen de yaa. Oranın buranın resmini çekecem diye...cık cık cık.. sırtım ağrıyo diyorum, temizlik de yapamadım diyorum, kanepenin köşesindeki kırıntıdan, yerdeki kedi tüyünü falan zumluyorsun. Olmuyor ki ama!
-kedi sevmem ben.
-e ama çerç.....

-Kızlaaar! Ne dedim demin.
-ecem haklı kızlar, ciddiyet! Burdacığım, izninizle yönetimi ele alıyorum ben.
-aa.. neden sen.. üçüm.. temmuzum?
-e bak oturduğun koltuğa ne renk?
-turuncu!
-hah, ondan işte. Hem de ana gündem arkadaşlık, komşuluk ilişkisi kurmak sayılır bir nevi. Ustasıyım.
-eh ben de.. şu köşede.. şarabımı yudumlayayım..o zaman.. İyi oldu bu.. Zaten takvim.. organizasyonu.. yormuştu..beni..

-öhöm.. eee.. o zaman tekrar hoşgeldiniz diyerek baştan alıyorum arkideşler. Dediğim gibi evin kusuruna bakmayın. Dolfinim sen de bırak çerçeyi anacım. Kağan bebek mi sandın onu. Mıncıklama.
-ama pek tatlı bu. Buna da ayrı bi blog mu açsak? kağan bebek için açtığım gibi. Adını da “çerçey kedi şişerkene” koyarız.
-sıkma kızımın göbişini ablası.. aaaa!!!!! Konuya geçelim artık. Zaten oda küçük, sıkış tepiş kaldık. Hayır bi ankaralı ben değilim, oya’da da toplanabiliriz dedim iyi kalpli bir kız olduğu için ama..gel gör ki onun evde dünlük partisi varmış. Di mi oyası?
-kem küm.. saklanbacım. Evimin direği ile dünlük biraz asabiler bu ara. Açıkcası pek müsait değildik.
-neyse canım. Olur.....efem. şimdi ev sahibi olarak yiyecek-içecek takdimine geçmeden önce, sözü Fundama bırakıyorum. Sizlere burada toplanma amacımızı tekrar hatırlattıktan sonra, turuncumun önderliğinde faaliyete geçeriz. Fundacım:

-sevgili dostlarım. Bildiğiniz gibi çok şık bir kadın topluluğuyuz biz. Her yaştan ama esasında yaşsız, ortak zevkleri olan.... a zevk diyince, şu duvarda asılı duran suluboya tabloyu ben yaptım. Haydi eleştirilerinizi bekliyorum.
-süper
-şahane
-gözlerdeki..ışıltıya..bayıldım..geckalmayanım..
-hi hi. Mersi. O ışıltıymış gibi görünen kısım aslında çıtır kızımın tırnak çiziği. Cadı kızım kızdı ben tabloyla ilgilenince, asabı bozuldu bi pati salladı, göze ışıltı verdi. Ee.. neyse..
diyordum ki, toplanma sebebimiz bildiğiniz gibi, sevgili Alper’in hanımını keşfetmek. Şimdiye kadar aramızda bekar bir erkek gibi dolaşan, türlü çeşit hikayeleriyle bizleri güldüren, zaman olup hüzünlendiren Alper, aslında evli barklı bir adam! İşte bu adam yeri geldi ataletin kocasını, yeri geldi saklanbacımın sel’ini, zaman oldu dolfinin murtazasını, oyanın direğini falan derken herkesin özelini döktü ortaya. Bir de hodri meydan dedi. Hanımın kendisi başlı başına bir hikaye dedi. deneyin! diye de meydan okudu. Okumadı mı?
-okuduuuu!
-hah işte bu sebeple toplandık dostlarım. Amacımız arkadan dolaşıp ‘hanım’ı tanımak, çaktırmadan, gerçek alper hakkında veri toplamak. Eveeettt... şimdi komşuluk ilişkileri konusunda söz sahibi olacak tecrübedeki 3temmuzcuğuma bırakıyorum sözü:


(devam edecek)

önsöz

bu aşağıdakiler bizzat alper'in cümleleri:

burdasaklanıyorum. haha hanım hakkında bir hikaye =)Valla onun kendisi başlı başına bir hikaye zaten. yaz yaz bitmez hodri meydan. deneyin :)

meydan okuma!
eh tabi yaz yaz bitmez şeklinde bir seri oluşturmaya yetecek kabiliyetimiz yok kendisi gibi.
yanından geçemeyiz!
olsun.
bu teklif beni güldürdü madem.
denerim ben de dedim.
topu topu 5 bölüm.
salladım gitti.


maksat lafın altında kalmamak.
e hi =)

ne giysem?

karar veremediğimden sordum Sel'e.
-seel. siyah eteğin altına çizme mi giysem, postal bot mu?
-hangi siyah etek?
-kısa.
-ne kadar kısa?
-e baya kısa işte. sence çizme mi giyeyim altına, bot mu?
-bence kot giy! 8)

not: çizme giydim.
mini etek altına kot giymeyeceğime ikna olan sel, bu kez oyunu çizmeden yana kullandı.
daha az bacak görünüyormuş. 8)