4 Temmuz 2008 Cuma

bişeyler....

çok işim var. ama öyle bir durumdayım ki, işe başlayamıyorum. birşeylerin tamamlanmasını beklemem lazım. ve o şeyler tamamlandığında üstüme bir kova iş boşalacak. sağanak yağmurun yaklaştığını görüyorum ama ne kaçmam mümkün, ne önlem almam. öyle beklemekten başka çarem yok.

ev arkadaşlarımız olan güvercin çiftin yumurtaları oldu nihayet. bir tanesi sürekli oturuyor üstünde. nöbet değişim aralığını yakalasam pencere içine biraz yem ve su koyacağım ama pencereyi açamıyorum o orada oturdukça.

saçlarımı kestirdim. kötü oldu bence. rasgele bir kuaför bulup gittim zaten. bir daha gitmem ona. düşünüyorum da, benim de artık bir sabit kuaförüm olsa daha mı kolay olurdu. hani gittiğinde kişisel muhabbet yaptığın, sendeki değişiklikleri farkeden, tarzını bilen, nazın geçen bir kuaför?

kadın dergilerinden biri yoga DVD'si veriyormuş, dün markette gördüm. aldım. eve gelince bir deniyeyim dedim. sırtımın ağrıma noktalarına bakılırsa doğru yerlere temas edecek gibi ama düzenli yapma azmi gösterebilir miyim bilmiyorum.

şirkete iş yapan biri var, bi amerikalı. yaptığı parça işler için de aylık olarak miktara göre ücret alıyor. işin miktarını, adını, dönemini falan yazdığım bir form hazırlıyoruz. neyse, konu o değil. bu adam her seferinde yanıma gelip "hi, hello" falan diye selam veriyor. aynı şekilde karşılık veriyorum, havaryu falan diye hal hatır soruyoruz. sıkıldım. artık o bana hay dediğinde merhaba diyorum. eşek herif! sen benim ülkemde çalışıyorsun, Türkçe öğrenmen gerekmiyorsa da (ya da beceremediysen bile) en azından "merhaba" demeyi becerebilmelisin! değil mi ama. mecbur muyum ben senin dilinde konuşmaya!

dün çerçey bahçede bişey yedi. hani şu başak gibi bi otlar vardır ya, çocukken ellerimizi açar, avuçlarımızın ortasına koyar, ellerimizi yukarı aşağı hareket ettirerek onların yürümesini izlerdik (aa.. hatta pisipisi mi denir ne) işte çerçey salağı dün onlardan yedi dışarda. sanıyorum boğazına takıldı o tırtıklı kıllı şey. öğürdü durdu ama kusamadı. eve gelince de kusmaya çalıştı ama o şeyden kurtulamadı. bir de sesi kısıldı. ağzını açıp miii demeye çalışıyor ama sinek vızıltısından farklı bir ses çıkmıyor. endişelendim. eve gidince aradım, sonra yine aradım tembihledim annemleri sık sık kontrol edin diye. sabah işe giderken de 2 dakikalığına uğradım tekrar. biraz düzelmiş. annem: "miyav de bakiym" diyor. bizimki ince bi "miii" çıkartıyor. çok korkulacak birşey değildi sanırım ama endişelendirdi beni çerçey kızım.

bugün cuma ama gayet "üüff" modundayım. şuradan bi çıksaydım da, hafta sonu tatiline ulaşsaydım.